26 Ekim 2013 Cumartesi

The Lone Ranger (2013)


          The Lone Ranger (2013) vahşi batı filmlerine farklı bir açıdan bakmanızı sağlayan bol aksiyonlu ve eğlenceli bir film. Şimdi filmimize daha yakından bakalım;

Filmin Konusu:
          Butch Cavendish azılı bir suçludur. Demiryolları aracılığıyla asılmak için götürülmektedir. Kendisi ile birlikte zincirlnmiş şekilde duran başka bir mahkum daha vardır. Bu mahkum Tonto adındaki garip kızılderili bir adamdır. Butch görevini kötüye kullanan bazı görevlilerin yardımıyla çetesi ile trenden kaçmayı başarır. John Reid ise aynı trenle doğduğu kasabaya geri dönmektedir. Eğitimini tamamlamış olan John savcı olarak işe başlayacaktır. Fakat Butch' un kaçışı ile işler karmaşık bir hale gelir ve yaşanan olaylar sonrasında intikam almak Tonto ve John' un kişisel meselesi haline gelecektir. Birlikte çıktıkları bu uzun soluklu yolculuk dost olmalarını sağlar ve macera ikilimiz için daha yeni başlamaktadır.

Düşüncelerim:
          The Lone Ranger (2013) unutamayacağım filmler arasında yerini aldı. Neden mi ? Öncelikle film boyunca eşlik eden o harika western müzikleri, iki buçuk saatlik uzun metrajlı bir filmde birkaç saniye bile sıkılmıyor oluşunuz, karakterlerin kişilikleri. açıkçası pek çok yönden beğenimi kazandı The Lone Ranger (2013). Hikayenin bize anlatılış şekli bile çok güzel geldi bana. Bunda yetenekli oyuncuların filmde rol almasının da elbette büyük bir rolü var. Giriş sahnesinde San Francisco' dayız. Sene 1933. Küçük kovboy kıyafetli bir çocuk yerel bir panayırda gezerken vahşi batı temalı bir çadır görüyor. Parasını ödeyip içeri girdikten sonra birkaç vahşi hayvanı dikkatle inceliyor. Ardından The Noble Savage yazısının bulunduğu vitrine geliyor. Karşısında yaşlı bir kızılderili var. Öylece duruyor. Bir heykel gibi. Ardından gözleri hareket edince küçük çocuk telaşa kapılıyor. Oyuncak silahını çıkartıp ateş etmeye başlıyor. Aralarında biraz diyalog geçtikten sonra çocuk taktığı maskeyi çıkartmaya kalkıyor. Kızılderili maskeyi asla çıkarma diyor bir hışımla. Ardından hikayeyi anlatmaya başlıyor. Tabi hikayeyi anlatırken olaylar canlanıyor ve maceramız bu şekilde başlamış oluyor. Film boyunca eşlik eden, sizi sizden alıp götürebilecek seviyedeki klasik western melodileri, her sahnesinde zekice hazırlanmış kamera açıları, yüksek düzeydeki oyunculuk, kurgulamanın profesyonelliği... Tüm bunlar bana eskiden izlediğim 1990ların western filmlerini hatırlattı. Tekrar o duyguları birazda eğlenceli bir üslupla yaşamamı sağladı. Aksiyon ise kendini izlettirmeyi çok iyi bir şekilde sağlıyor. İzlemenizi kesinlikle tavsiye ettiğim bu harikulade filmi kaçırmamanızı büyük bir ısrarla öneriyorum. Şimdiden iyi seyirler ve iyi eğlenceler :)

IMDb Puanı:
6,6
Film Önerileri Puanı:
8,5

Trailer:

18 Ekim 2013 Cuma

X-Men Origins: Wolverine (2009)


          Açıkçası bir sinema tutkunu olarak X-Men Origins: Wolverine (2009) geç fark ettiğim yapımlardan birisi. Aksiyon filmlerine her ne kadar mesafeli olsam da X-Men Origins: Wolverine (2009) aksiyon severlerin keyif alacağı hatta aksiyonla benim gibi pek arası olmayanların bile büyük keyif alarak izleyebileceği bir yapım olmuş. Şimdi gelin bu yapıma daha yakından bakalım;

Filmin Konusu:
          Logan ve Victor özel yeteneklere sahip iki kardeştir. Tüm hayatları boyunca savaşmış ve mücadele etmiştirler. Victor yılların getirdiği öfkeyi daha fazla bastıramayarak insanlara zarar vermeye başlar Logan ise Victor' ın bu yaptıklarını onaylamaz ve ekibi terk eder. İnzivaya çekilip basit bir yaşam sürmekte olan Logan için sandığının aksine hiçbir şey bitmemiştir. Daha yeni başlamaktadır.

Düşüncelerim:
          X-Men Origins: Wolverine (2009) beğendiğim bir aksiyon filmi olmuş. Konu olarak bakacak olursak adından da anlaşılabileceği gibi Wolverine olarak tanıdığımız Logan karakterinin geçmişine değiniyor. Açıkçası bazı hatalara sahip olduğunu düşünüyorum. Örneğin X2 (2003) filminde ki Stryker ile X-Men Origins: Wolverine (2009) filmindeki Stryker farklı kişiler tarafından canlandırılmış.Şiddet ögeleri içerdiği için oturup evde çocuklarınızla izleyebilirsiniz diyemem ama arkadaşlarınızla keyifle izleyebileceğiniz, aksiyonun izleyenlere çok başarılı bir şekilde aktarıldığı, bu kadar dövüşte yeter be kardeşim demeyeceğiniz dozunda bir aksiyon filmi olmuş. Seriye yakışır bir ön film diyebilirim. Şimdiden iyi seyirler.

IMDb Puanı:
7,1/10

Film Önerileri Puanı:
6,5/10

Trailer:




16 Ekim 2013 Çarşamba

The Island (2005)


          The Island (2005) hafif aksiyona sahip, izlemenizi tavsiye ettiğim bilim kurgu filmlerinden bir tanesi. Senaryo ve kurgu bakımından başarılı olduğunu düşündüğüm filmi şimdi daha yakından inceleyelim;

Filmin Konusu:
          Lincoln Six Echo devasa bir tesiste yaşayan insanlardan sadece biridir. Bu tesiste insanlar sıkı kurallar ve yalan hikayeler ile yönetilmektedirler. Lincoln gibi bir şeylerin gizlendiğini tahmin eden kişilerin sayısı arttıkça, gerçek gün yüzüne çıkacak ve tüm dünya bu tesisin varlığından ve amacından haberdar olacaktır. Asıl soru ise kaçıp kurtulmak yerine geri dönüp tesisteki herkesin kaçmasını sağlamak mı olacaktır ?

Düşüncelerim:
          The Island (2005) günümüzde izlerken bile vay be grafiklere bak diyebileceğiniz filmlerlerden birisi. Tabi bu noktada ben en çok Matrix serisini örnek olarak gösteririm çünkü seri boyunca bize sundukları grafikler gözlerimizi kamaştırdı ve devam eden yıllarda geri dönüp izlediğimizde hala aynı etkiyi yaşadık. Geçen aylarda Matrix serisini tekrar izledim ve izlerken grafik yönünden günümüz filmlerinden geri kaldığını söyleyebileceğim bir sahneye rastlamadım. Tekrar filmimize dönersek, bence The Island (2005) konu olarak ilgi çekici. Özellikle film boyunca bize eşlik eden doğru mu yanlış mı duygusu filmi izlerken konuya kilitlenmemizi sağlıyor. Kendine özgü enteresan konusu, ortamın başarılı bir şekilde yansıtılması, deneyimli oyuncular ve kurgunun kesintisiz sürdürülmesi ile sizlere önerebileceğim güzel bir film ortaya çıkardıklarını söyleyebilirim rahatlıkla.

IMDb Puanı:
6,8/10

Film Önerileri Puanı:
6,7/10

Trailer:

13 Ekim 2013 Pazar

Elysium (2013)


          Elysium (2013) izlemenizi tavsiye ettiğim son zamanlarda karşımıza nadir olarak çıkan başarılı bulduğum bilim-kurgu yapımlarından bir tanesi.

Filmin Konusu:
          Dünya yıllar boyunca insanların kötü kullanımına maruz kalmış ve zorluklarla yaşanabilen bir ortam haline gelmiştir. Doğa ise yok olmanın eşiğindedir. Zengin insanlar ise Elysium adı verilen bir uzay şehri kurmuşlar ve hayatlarını orada sürdürmektedirler. Fakat yıllar süren eşitsizlik Dünya üzerinde yaşamaya çalışan insanların canına tak etmiştir ve bir çözüm yolu bulmak zorundadırlar. İnsanların yardımına çalıştığı yerde geçirdiği iş kazası ile kısıtlı ömrü kalan Max koşacaktır.

Düşüncelerim:
          Elysium (2013) son zamanlarda karşımıza çıkan başarılı bilim-kurgu yapımlarından bir tanesi. Konu olarak hoşuma giden bir konsept işlenmiş. Bir yanda sorunsuz hayatlarını yaşamakta olan zengin insanlar, öte yanda açlık ve hastalıklarla savaşan düşük gelirli insanları görüyoruz. Konu hızlı işlendiği için filmi izlerken sıkılmıyorsunuz. Açıkçası kötü karakter olarak karşımıza çıkan Kruger biraz abartılmış. Elysium şehrinin tasarımı ise oldukça başarılı. Kurgu ve senaryo açısından kendini izlettirebilen bir film olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yer yer çeşitli mantık hatalarına sahip olsa bile Elysium bilim-kurgu sevenler için iyi bir öneri olarak gözüküyor. Ayrıca içinde barındırdığı yoğun aksiyon sahneleri ile aksiyon severler tarafından da izlenebilir bir film. Şimdiden iyi seyirler dilerim.

IMDb Puanı:
6,9/10

Film Önerileri Puanı:
7,2/10

Trailer:


9 Ekim 2013 Çarşamba

The Day the Earth Stood Still (2008)


The Day the Earth Stood Still (2008) isimli bilim kurgu film izlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim yapımlardan birisi. Şimdi alt kısmı okuyarak film hakkında bilgi edinip izleyip izlemeyeceğimize karar verelim.

Filmin Konusu:
         İnsan bedenine sahip uzaydan gelen bir canlı (Klaatu) dünyayı kurtarmak için görevlendirilmiştir. Fakat dünyayı kurtarabilmesi için en çok zarara sebep olan ırkın yani bizlerin yok edilmesi gerekmektedir. Bu yüzden Klaatu barışçıl her yolu dener fakat her seferinde saldırgan bir tutuma maruz kalır. Klaatu kararını verdiği sırada bir şeyin farkına varır. İnsanlar sandığından çok daha karmaşık davranışlara sahip olan canlılardır tanıştığı kadın (Helen), gördüğü duygu ve sevgi yüklü manzaralar kararını sorgulamasına sebep olur.

Düşüncelerim:
         The Day the Earth Stood Still (2008) son sahnesine kadar keyif aldığım nadir bilim kurgu filmlerinden bir tanesi. Açıkçası bilim kurgu filmleri, televizyon izlemeye başladığım günlerden itibaren sevmişimdir. Bilim kurgu filmler bize bazen kara ütopyaları gösterir, bazen ise hayal gücümüzün sınırlarını zorlar. Fakat çoğu bilim kurgu filminin muzdarip olduğu bir durum vardır. Senaryo derindir, güzeldir. Fakat bunu seyirciye anlatmak için kısıtlı bir zaman vardır. Her hikayede olduğu gibi bir giriş, gelişme ve sonuç bölümüne sahip olmalıdır bilim kurgu filmi de. Kimi bilim kurgu filmi giriş kısmını o kadar uzun tutar ki olayın gelişme aşamasının kısalığı sebebi ile olayı kavramakta güçlük çekeriz. Hatta karakterler olayı iyice kavrayalım diye olanları bir de birbirlerine anlatırlar ki seyircinin aklında soru işaretleri kalmasın. Kimi bilim kurgu filmi ise girişi çok güzel toparlar, anlatmak istediği harfi harfine anlatır fakat gelişme kısmı çok yavaştır ve bir süre sonra seyircinin ilgisini kaybeder. İlgi kaybolduktan sonra final sahnesi efsanelere konu olacak cinsten bile olsa izleyici bir kez ilgisini kaybettiği için asla finalin yarattığı etkiyi hissedemez. Hatta çoğu zaman bir anlamsızlık hissi oluşur. Aynı zamanda bir bilim kurgu yazarı olarak benim de takıldığım konular bunlar. Uzun lafın kısası The Day the Earth Stood Still (2008) ' de tüm bu ayarlamalar çok iyi dizayn edilmiş. Filmin neredeyse hiçbir sahnesi gereksiz değildi. Şu sahne de çıkarılsaymış iyi olurmuş diyebileceğim bir sahne göremedim. Bilmiyorum, belki ben gözden kaçırmışımdır ama bence The Day the Earth Stood Still (2008) dört dörtlük bir film olmaya çok yaklaşmış. Dört dörtlük olmaya yaklaşmış dememin sebebi ise mükemmel film diye bir durumun aslında bulunmamasıdır. Her karmaşık işte olduğu gibi filmlerde de (en iyi filmler de bile) çeşitli mantık hataları, gereksiz diyaloglar ve olmasa da olur dediğimiz sahneler bulunabilir. Fakat The Day the Earth Stood Still (2008) tüm bu yanlışlıklardan arınabileceği kadar arınmış ve önümüze salt bir bilim kurgu ziyafetini sunmuş. Lafı daha da uzatmadan şimdiden iyi seyirler ve keyifli dakikalar diliyorum.

IMDb Puanı:
5,4/10 (Büyük haksızlık !)
Film Önerileri Puanı:
7,5/10*
Trailer:

*: Hak ettiğini düşünüyorum.

8 Ekim 2013 Salı

The Cabin in the Woods (2012)


The Cabin in the Woods (2012) izlemenizi önerdiğim, klişelerden sıyrılmış, son kısımlara doğru teen slashera bağlayan, bir noktasına kadar ne kadar da klişelerle dolu bir film dediğimiz enteresan ve bir o kadar da kendini izlettirmeyi başarabilen iki kez izlediğim film.

Konusu:
          Çoğu korku filminin ana ögelerini oluşturan beş eğlenme meraklısı genç bu filmde de karşımıza çıkıyor. Gençlerimiz ormanın içindeki bir kulübede dinlenmek ve biraz olsun eğlenmek için karavanlarına atlayıp yola çıkarlar. İlk izlenim oldukça güzeldir. Sık ve uzun ağaçların olduğu sessiz bir orman, berrak bir göl ve nezih bir kulübe gençlerimizi başlarda mutlu etse bile ilerleyen dakikalardan durum hiç tahmin edemeyeceğiniz şekilde değişecektir. Tek amaçları biraz olsun eğlenmek olan gençler için zilin sesi duyulur ve hayatta kalma mücadelesi başlar.

Düşüncelerim:
          The Cabin in the Woods (2012) Lionsgate' in yapımını üstlendiği bir film. Açıkçası Lionsgate benim sevdiğim bir film şirketi. Her ne kadar bazı filmleri vasat bazıları ise bir hayli üst düzey kalitede olsa da Lionsgate markasını gördüğüm filmden iyi bir şeyler beklememe vesile olan bir başarıları var benim gözümde. The Cabin in the Woods (2012) benim severek izlediğim bir film. Hatta incelemesini başarılı bir şekilde yapmak istediğim için dün tekrar izledim. İkinci izleyişim olmasına rağmen hiç ileri sarma isteği hissetmedim çünkü birkaç kez belirttiğim gibi kendini izlettiren bir film yapılmış. Gençlerin ıssız bir yere tatil yapmak için gittiği korku filmlerini herkes bilir. Açıkçası bu tür filmlerin sıkı bir hayranıyım. Neden bilmiyorum ama bu tür korku filmleri çok hoşuma gidiyor. Belki de kendimi o gençlerin yerine koyduğum içindir bilemeyeceğim. Fakat bildiğim bir nokta var ki bu film klişelere çok farklı bir bakış açısı getiren, her aksiyonu dozunda tutan bir yapım olmuş. Bazı filmler vardır ki başından sonuna kadar başından sonuna kadar bol kanlı, sürekli kovalamaca izlediğimiz, teen slasher diye tabir edilen ama aslında senaryonun "halt etmesi" olarak ifadelendirdiğim izlerken içinizde sürekli şu sahneyi de ileri sarayım hissi uyanmasına sebebiyet veren sıkıcı ve sonunu başından tahmin edebildiğiniz filmlerdir. İşte bu noktada The Cabin in the Woods (2012) bu filmlerden kendini ayırıyor. Fazla spoiler vermeden sizlere filmi izlemenizi tavsiye ederek yazımı burada noktalıyorum. İyi seyirler ve keyifli dakikalar.

IMDb Puanı:
7,1/10
Film Önerileri Puanı:
7/10
Trailer:

6 Ekim 2013 Pazar

Joy Ride (2001)


Joy Ride (2001) izlemenizi tavsiye ettiğim gerilim, aksiyon ağırlıklı bir film. Filmin konusuna biraz değinelim;

Konusu:
          Lewis, uzun zamandır arkadaşı olan Venna isimli kıza aşıktır. Venna, Lewis ile telefonda konuşurken eve araba ile dönmek istediğini söyler. Lewis eline Venna ile yakınlaşabilme fırsatı geçtiğini düşünerek olmadığı halde Venna' ya bir arabası olduğunu ve isterse kendisini evine götürebileceğini söyler. Venna eski arkadaşından aldığı bu teklifi hemen kabul eder. Lewis ikinci el arabası ile Venna' ya doğru ilerlerken hapishaneden yeni çıkan abisini* de Denver' a bırakmaya karar verir. İki kardeş araçlarına taktırdıkları telsiz ile diğer telsiz kullanıcılarına şakalar yapmaya başlarlar. Fakat işin sonunda yaptıkları şakalar çok kötü sonuçlara yol açacaktır.

Düşüncelerim:
         Genelde bu tarz otobanda geçen filmler bir süre sonra izleyiciyi sıkar. Hatta bu sıkılma sonucunda filmi atlaya atlaya izleme isteği oluşur izleyicide. Fakat Joy Ride oldukça sürükleyici bir yapım. Fast & Furious filmlerinden tanıdığımız Paul Walker başrol karakterlerimizden biri olan Lewis' i canlandırıyor. Gerilimi seyirciye başarılı bir şekilde yansıttıklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Her ne kadar iki erkek karakterimizin çok saçma kararlar vermeleri, gereksiz şekilde korkak olmaları zaman zaman izleyicinin kafasında soru işaretleri oluştursa da tamamı göze alındığında bu tür kovalamaca filmlerindeki küçük mantık hataları göz ardı edilebilir hale geliyor. Oldukça başarılı bulduğum Joy Ride (2001) isimli yapımı keyifle izlemeniz dileğiyle.
IMDB Puanı:
         6,5/10
Film Önerileri Puanı:
         7/10
Trailer:
Sayfamız an itibari ile açılmıştır. Sayfamızda eski, yeni tüm türlerden iyi olduğunu düşündüğümüz filmleri sizlere önereceğiz. Şimdiden iyi eğlenceler dileriz.
 https://www.facebook.com/pages/Film-%C3%96nerileri/390532787742266 adresi üzerinden de paylaşımlarımızı takip edebilmeniz mümkündür.